Açık ki en iyi benim.
Açık ki en iyi benim.
Bir ruhsal(psikanaliz) kürü insanı daha iyiye götürür mü? Cevabı ilk bulan elini kaldırsın. Eğer kesinlikle ilk olmak istiyorsa, demek ki geleneksel değerleri paylaşıyor ve kür hiçbir şeyi değiştirmedi; peki “birinci” olmak neye yarar ki?
Ah, evet! İdeale olabildiğince yakın olmak, yarışılamaz olmak; tabii eğer tedavi aslında idealin var olmadığını, bir fantazm olduğunun farkına varılmasını sağlamazsa. Böyle birinci olduğumda, var olmayana oldukça yakın olmuş olurum, ne güzel iş!
Ama gerçekçi olalım. Ailevi gelenekler gereği birinci gelen büyük çocuktur, meşaleyi elinde o tutar ve kendinden sonra gelenleri ezip geçer: anlıyoruz ki ötekiler bunu pek hoş karşılamaz ve sahada haklarının teslim edilmesini beklerler.
Tedavinin de gözler önüne serdiği sorun şudur ki, sorgulanmakta olan babanın yetkisi de tıpkı “en iyi” kavramı gibi bir hayal ürünüdür. Kime en iyi diyeceğiz?
“En iyi” ben olduğuma göre, bunu size bildirmeyi kendime görev bilirim. Bizim için “en iyi”, dediklerini düzenli olarak kendisine can veren ‘sözün analizine’ açandır.
- Böyle bir editöryal da buna dahil mi?
- Mecburen.
- Öyleyse analizinizin sonucu nedir? Nöbetçi askeri mi oynamak istiyorsunuz?
- Her şeyden en çok yalnız kalacağım fikriyle mücadele etmek istiyorum. Başkası olmadan siz de yoksunuz.
Çevirenler: Derya Gürsel
Bora Ergüden